Yemeğin kalorisi değil, dokusu korkutuyor…

Yiyeceklerin dokusu, kokusu veya geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler nedeniyle ARFID gelişebileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Sebzeler, etler veya taneli yiyecekler sıklıkla reddedilenler arasında bulunur. Bu reddetme davranışının altında yatan nedenlere incelediğimizde ise daha çok duyusal hassasiyetler, yiyeceklerle ilgili travmatik deneyimler veya yemeğe karşı genel bir kaygı olduğunu görmekteyiz.” dedi. Hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde görülebilen ARFID’in, yetersiz beslenmeye, kilo kaybına ve sosyal işlevsellikte bozulmalara yol açabileceğine dikkat çeken Beyaz, anksiyete, obsesif-kompulsif bozukluk ve otizm gibi rahatsızlıklarla birlikte görülebileceğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, Yeme Bozuklukları Farkındalık Haftası kapsamında bir çeşit yeme bozukluğu olan ARFID hakkında bilgi verdi. 

ARFID’in nedeni kilo kaygısı değil…

Tıkanma Bozukluğu olarak da adlandırılan ARFID’in bireylerin belirli yiyeceklere karşı yoğun bir reddetme veya kısıtlama davranışı sergilediği ve DSM-5’te tanımlanan bir yeme bozukluğu türü olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Anoreksiya nervoza, bulimia nervoza gibi diğer yeme bozukluklarından temel farkını, ARFID’de kilo alma korkusu, beden imajı kaygısı veya zayıflama arzusu gibi motivasyonların bulunmaması olarak ifade edebiliriz.” dedi.

ARFID sorununu yaşayan bireylerin, yiyeceklerin dokusu, kokusu, rengi veya geçmişte yaşadıkları olumsuz deneyimler (boğulma, kusma gibi) nedeniyle yemekten kaçındıklarını aktaran Beyaz, bu durumun, yetersiz beslenme, kilo kaybı ve sosyal işlevsellikte bozulmalara yol açabileceğini söyledi.

Hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde görülebilir 

ARFID sorununu yaşayan bireylerin genellikle pürüzlü, yapışkan, sulu gibi belirli dokudaki, renkteki veya kokudaki yiyecekleri reddetme eğiliminde olduklarına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Sebzeler, etler veya taneli yiyecekler sıklıkla reddedilenler arasında bulunur. Bu reddetme davranışının altında yatan nedenlere incelediğimizde ise daha çok duyusal hassasiyetler, yiyeceklerle ilgili travmatik deneyimler veya yemeğe karşı genel bir kaygı olduğunu görmekteyiz.” dedi.

Ayrıca, otizm spektrum bozukluğu gibi nörogelişimsel durumların da ARFID’in ortaya çıkmasında rol oynayabildiğini vurgulayan Beyaz, “ARFID hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde görülebilir. Bununla birlikte çocuklukta başlayan bu sorun, tedavi edilmediğinde yetişkinliğe kadar devam edebilir. Çocuklarda yaygın olarak görülebilir, özellikle katı gıdalara geçiş sürecinde belirgin hale gelebilir. Yetişkinlerde ise genellikle çocukluktan gelen bir geçmişe sahiptir ve sosyal yaşamı, ilişkileri ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebilir.” şeklinde konuştu.

Farklı psikiyatrik rahatsızlıklar ARFID’e eşlik edebilir…

ARFID ile birlikte görülebilen diğer psikiyatrik rahatsızlıklara değinen Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, şunları söyledi:

“ARFID sorununu yaşayan bireylerde sıklıkla anksiyeteye yönelik sorunlar, özellikle de sosyal manada anksiyete ve obsesif-kompulsif bozukluklar (OKB) görülebiliyor. Ayrıca, otizm spektrum bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve depresyon gibi rahatsızlıklar da ARFID’e etki edebilen diğer psikolojik sorunlar olabilir. Bu rahatsızlıklar, ARFID ile görülen örüntülerin şiddetini artırabilir ve tedavi sürecini karmaşık hale getirebilir.”

ARFID’in erken teşhisi için çocuk dikkatle takip edilmeli…

ARFID’in erken teşhisi için ebeveynler, öğretmenler ve sağlık çalışanlarının dikkatli takibinin önemli olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu durum bazı belirtilerle kendini gösterebilir. Çocuk belirli yiyecekleri sürekli reddedebilir ve bu durum büyüme gelişimini etkileyebilir. Yemek saatlerinde aşırı kaygı, ağlama veya öfke nöbetleri gösterebilir. Yetersiz beslenmeye bağlı kilo kaybı, yorgunluk veya konsantrasyon güçlüğü yaşayabilir. Sosyal ortamlarda yemek yemekten kaçınabilir.” dedi. 

Erken müdahale için bir psikolog, beslenme uzmanı veya bir psikiyatristten destek alınmasını öneren Beyaz, tedavide, duyusal maruz bırakma terapisi, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve aile temelli yaklaşımların fayda verebileceğini aktardı

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

  • Related Posts

    Yetişkinlerin en az yüzde 15’i diyabetli

    İnsülin direnci, insülin eksikliği veya her ikisinin bir arada bulunmasına bağlı olarak gelişen ve yüksek kan şekerine yol açan diyabet, tüm dünyayı tehdit etmeye devam ediyor.

    Obezite Sadece Sayılara İndirgenemeyecek Kadar Önemli Bir Hastalıktır

    Bugün dünya genelinde 650 milyon yetişkin, 340 milyon ergen ve 39 milyon çocuk olmak üzere bir milyardan fazla kişi obezite ile mücadele ediyor.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir