BİLGİ’de kadın olmanın travma ve afet bağlamındaki görünümleri tartışıldı
BİLGİ Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği etkinlikte, ‘Kadın Olmanın Travma ve Afet Bağlamındaki Görünümleri’ konusunu ele aldı. Etkinlikte, BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı kapsamında hazırlanan ve odağında kadın olan dört araştırmanın sonuçlarını içeren bitirme tezleri derinlemesine tartışıldı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Afetler ve Ruhsal Travma Mükemmeliyet Alanı tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Travma ve Afet Çalışmaları Kolokyumu: Bulgular ve Eleştirel Tartışmalar başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte, Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı kapsamında hazırlanan kadın ve toplumsal cinsiyet odaklı dört bitirme tezinin bulguları ayrıntılı olarak ele alındı.
Toplantının moderatörlüğünü yapan BİLGİ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek, kadınların, toplumsal cinsiyet temelli şiddet, ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği gibi faktörler nedeniyle ruhsal travmaya daha yatkın olduklarını belirtti. Şimşek, “Kadınların karşılaştığı psikososyal zorlukları anlamadan geliştirilen politikalar ve hizmet sunum sistemleri yetersiz kalacaktır” dedi.
Kolokyumda sunulan araştırmaların, kadınların yaşadığı psikososyal zorlukları anlamak ve çözüm yolları üretmek açısından kritik bir rol oynadığını ifade eden Şimşek, travmaya duyarlı bir yaklaşım benimsemenin kadın haklarını koruma ve destekleme süreçlerindeki önemine dikkat çekti. Şimşek, her alanda kadınların fiziksel ve psikolojik güvenliğinin sağlanması, karar alma süreçlerine katılımının teşvik edilmesi, sağlık, hukuk ve sosyal haklarıyla ilgili bilinçli kararlar alabilmelerinin desteklenmesi gerektiğini belirtti.
‘Şiddetle baş etme biçimleri çocukluk deneyimlerinden besleniyor’
Kolokyumun ilk oturumunda BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı mezunlarından Uzman Psikolog Selda Güdek, “Eş Şiddetine Uğrayan Kadınların Çocukluk Çağı Travmaları, Baş Etme Tutumları ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeyleri Arasındaki İlişki” başlıklı araştırmasının bulgularını paylaştı. Araştırmanın temel bulgularına dikkat çeken Güdek, “Çocukluk çağında ihmal ve istismara uğrayan kadınlar, yetişkinlikte şiddete karşı daha savunmasız hale geliyor. Eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların şiddetle baş etme becerileri artıyor. Eğitim seviyesi düşük olan kadınlarda ise kendini suçlama, umutsuzluk ve içe kapanma gibi işlevsiz baş etme tutumları daha yaygın olarak görülüyor. Sosyal destek eksikliği ise şiddetin devamlılığını artırıyor” dedi.
‘Afet sonrası müdahalelerde kadına yönelik şiddet göz ardı edilmemeli’
Kolokyumun ikinci oturumunda, BİLGİ Travma ve Afet Çalışmaları Uygulamalı Ruh Sağlığı Yüksek Lisans Programı mezunlarından Uzman Psikolog Gizem Arsal, “Depremden Sonra Kadına Yönelik Şiddet ve İlişkili Faktörler” başlıklı 6 Şubat depremleri sonrası sahada yürüttüğü araştırmanın bulgularını paylaştı.
Depremlerin yalnızca fiziksel yıkıma neden olmakla kalmayıp toplumsal yapıyı da derinden etkilediğini vurgulayan Arsal, 6 Şubat depremleri sonrası, bölgedeki psikososyal destek merkezlerinden hizmet alan kadınların özellikle eş şiddeti olmak üzere şiddete maruz kalma oranlarının belirgin şekilde yüksek olduğunu ve depremden sonra arttığını belirtti. Arsal, “Araştırmamız kadınların yaşadığı çevrede kendini güvende hissetmesinin, sosyal desteğin ve ruhsal iyilik halinin şiddetle doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koydu. Afet planlamalarında kadınların güvenliği önceliklendirilmeli. Özellikle barınma alanlarının fiziksel güvenliğinin sağlanması, kadınlar için destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve stresle başa çıkabilmeleri için öfke yönetimi ile psikoeğitim programlarının yaygınlaştırılması gerekiyor” dedi.
Uzman Psikolojik Danışman Elif Başak Aslanoğlu, “Travma Bilgili Perspektiften Kürtaj Olmuş Kadınların Deneyimini Anlamak: Bir Nitel Çalışma” isimli araştırmasıyla kürtaj olmuş kadınların toplumsal, hukuki ve psikolojik deneyimlerini inceledi. Kadınların kürtaj sürecinde yaşadığı stresin kaynağının çoğunlukla toplumsal ve sağlık sistemindeki engeller olduğunu belirten Aslanoğlu, psikolojik desteğin, erişilebilir ve nitelikli travma bilgili cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin kadınları travmatik süreçlerden koruyabileceğini vurguladı.
Uzman Psikolojik Danışman Kübra Kara’nın “Başörtüsü Çıkarma Deneyimi: Nitel Bir Çalışma” başlıklı çalışmasının bulguları da ele alındı. Kara, yetişkinlik dönemindeki kadınların başörtüsü çıkarma deneyimlerine odaklanarak etkin sosyal destek mekanizmalarına sahip olmayan kadınların süreci daha zorlayıcı bir şekilde deneyimlediğini ortaya koydu. Bu durumun uyku problemleri, damgalanma nedeniyle kabuslar, suçluluk, yoğun kaygı, çökkünlük, kendine yabancılaşma ve intihar düşüncelerine kadar uzanabilen stres tepkilerine yol açtığını belirten Kara, aile ve arkadaş çevresinin destekleyici ancak yönlendirici olmayan tutumlarının, dayanışma ağlarının ve benzer deneyimlerin paylaşılmasının psikolojik iyilik hali için koruyucu olduğunu ve profesyonel destek almanın stres belirtilerini hafiflettiğini vurguladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı